26 Aralık 2015 Cumartesi

Bizi Anlayan


Zatı-ı Hak'da mahrem-i irfan olan anlar bizi, 
İlm'i sırda bahr'i bi-payan olan anlar bizi. 
( Zât-ı Hakk'da irfân mahremi olan anlar bizi)
( İlm-i sırda sonsuz derya olan anlar bizi)

Bu fena gülzarına bülbül olanlar anlamaz,
Vech-i baki hüsnüne hayran olan anlar bizi.
(Bu fenâ gülzârına bülbül olanlar anlamaz)
(Vech-i bâkî hüsnüne hayrân olan anlar bizi)

Dünye vü'ukbayı ta'mir eylemekten geçmişiz,
Her taraftan yıkılıp viran olan anlar bizi.
(Dünyâ ve ahireti tamir eylemekten vaz geçmişiz)
(Her taraftan yıkılıp harab olan anlar bizi)

Biz şol abdalız bıraktık eynimizden şalımız,
Varlığından soyunup üryan olan anlar bizi.
(Biz şu abdalız ki yakamızdan bıraktık şâlımız)
(Varlığından soyunup çıplak olan anlar bizi)

Kahr u lutf u şey-i vahid bilmeyen çekti azap
Ol azabdan kurtulup sultan olan anlar bizi.
(Kahr ve lûtfü tek şey bilmeyen çekti azab)
(Ol azabdan kurtulup sultân olan anlar bizi)

Zahida ayık dururken anlamazsın sen bizi,
Cür'ayı safi içip mestan olan anlar bizi.
(Ey Zâhid ayık dururken anlamazsın sen bizi)
(Sâfî bir yudum içip sarhoş olan anlar bizi)

Arifin her bir sözünü duymaya insan gerek,
Bu cihanda sanma kim hayvan olan anlar bizi
(Ârifin her bir sözünü duymaya insân gerek)
( Bu cihânda sanmayın hayvân olan anlar bizi)

Ey Niyazi katremiz deryaya saldık biz bugün,
Katre nice anlasın umman olan anlar bizi.
(Ey Niyâzî katremiz deryâya saldık biz bugün)
(Katre nice anlasın derya olan anlar bizi)

Halkı koyup la-mekan ilinde menzil tutalı,
Mısriya şol canlara canan olan anlar bizi.
(Halkı koyup mekânsızlık yurdunda durak tutalı)
(Ey Mısrı şol canlara canân olan anlar bizi)



Niyâzî-i Mısrî

21 Aralık 2015 Pazartesi

SÜKUT...

Tasavvufî Ahlâk SAMT
Lügatte; dili tutmak, killet-i kelâm (az konuşmak), sükut, susmak, hamûş olmak, yani ihtiyaçtan fazla lâf etmemek anlamlarına gelir. Tasavvufta; sükut etmek ve kendine bir mecburiyet bulunmadıkça konuşmamak, konuşunca da ihtiyaç miktarı söz etmemek, susarak hakikâti kavramaya çalışmak, düşünmek için susmak demektir.
Samt iki türlüdür:
a) Zâhiri samt: Lisanın konuşmaması, yani dilin susup dünya kelâmı söylememesidir.
b) Bâtini samt : Zihnin ve kalbin konuşmaması, susması, Mevlâ’dan başkasını düşünmemesidir.
Tasavvufta sükut (kıllat-i kelâm) esastır. Seyr-i sülûke yeni başlamış bir sâlike, sükût idmanları yaptırılır. Zira bu önemlidir. Çünkü dil sükût ettiği halde zihin mâsiva ile meşgulse bu susma makbul değildir. Susma tefekküre dalmak için yapıldığında daha güzeldir. Büyükler himmetin sükut ile öğrenileceğini söylemişlerdir. Bunun yanında: “Söz gümüş ise, sükut altındır.”, “Kişinin selâmeti susmasındadır.”, ” Susması faydalı olmayanın sözü de faydalı olmaz.”, “Bana, benden olur ne olursa; başım rahat olur, dilim durursa.”, “Sözün gümüş ise sükutun olsun zeheb (altın); kemal ehli kemalâtı sükut ile buldu hep.” gibi halk arasında kullanılan deyişler de vardır.
Sûfiler, hâl diliyle konuştukları için konuşmaya fazla ihtiyaç duymazlar. Onlar his, fikir ve bilgilerini hâl diliyle (lisan-ı hâl) birbirlerine aktarırlar. Samt (az konuşma), az yeme, az uyuma ve züht ile birlikte olunca da sâliki abdal mertebesine yükseltir denilmektedir. Bir mürşit ise irşadı iki türlü gerçekleştirir. Mürşit, hem kitab-ı nâtık (konuşan kitap); hem de kitab-ı samt (susan kitap)’tır. Yani kimini konuşarak, kimini sükut ederek irşat eder. (1)
Susmanın bir ölçüsü vardır ki o da dindir, dinin emir ve yasaklarına göre harekettir. Yerinde ve zamanında susmak güzel olduğu gibi; yerinde ve zamanında konuşmak da önemli ve değerli bir meziyettir. Gerektiği zaman konuşmayan kimse, bu değerli meziyetten yoksun kalmış demektir. Nitekim: “Hakk’ı söylemeyip susan kimse, dilsiz şeytandır.”(2) buyrulmuştur.(3)
Susmanın çeşitlerini şu şekilde söyleyenler de vardır:
Büyüklerin huzurunda susmak: Huzurun edebi olarak bilinir. Yüce Allah: “Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size rahmet edilsin.”(4) buyurmuştur. Peygamber (s.a.v.)’den Kur’an dinlemeye gelen cinlerin, birbirlerine: “Susun!” deyip edeple Kur’an dinledikleri bildirilmiştir.(5) Bir çok ayette de Allah’ın huzurunda meleklerin, insanların ve bütün yaratıkların saygı ile sustukları, O’nun takdiri olmadan kimsenin konuşmaya cesaret edemeyeceği haber verilmektedir: “Kıyamet gününde Rahman’ın izin verdiğinden başkası konuşamaz. Rahman’ın izin verdiği de sadece doğruyu söyler.”(6) “O gün gelince hiç kimse O’nun izni olmadan konuşamaz.”(7) “Rahman’a saygı için sesler kısılmıştır, fısıltıdan başka bir şey işitilmez.”(8)
Allah Teâlâ, müminlere Peygamber’in (s.v.s.) huzurunda da hiçbir konuda O’nun önüne geçmemelerini; O’ndan önce konuşmamalarını veya O’nun emri olmadan bir şey yapmamalarını emretmiştir: “Ey inananlar! Allah ve Rasûl’ünün önüne geçmeyin, Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah işiten ve bilendir.” “Ey inananlar! Sesinizi Peygamber’in (s.v.s.) sesinin üzerine çıkarmayın, birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi O’nunla yüksek sesle konuşmayın; yoksa sizi farkında olmadan amelleriniz boşa çıkar da siz hissetmezsiniz. Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar var ya, Allah onların kalplerini takva için sınamıştır. Onlar için mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.”(9)
Dili yalan, gıybet, dedikodu, çirkin sözlerden korumak: İnsan bir çok belâya dili yüzünden uğrar. Dil, gönülde olmayacak yaralar açar. Nitekim Hz. Ali’nin: “Kılıç yarası iyileşir; ama dil yarası iyileşmez.” dediği rivayet edilir.
Yalan ve gıybetten korunmak için susan kul ile, kuvvetli bir şekilde ilâhî heybet tesiri altında bulunduğu için susan kul arasında ne kadar büyük bir fark vardır. Ömer b. Abdulaziz, yazdığı mektup hoşuna gidince onu yırtar, başka bir mektup yazardı. Güzel söz, kibir vesilesi olur diye endişe ederdi. Bişr b. Hâris ise “Konuşmak hoşuna giderse sus; susmak hoşuna giderse konuş.” derdi.(10)
Mücâhede erbabı, nefsin kendini övmekten, arkadaşlar arsında sivrilmekten hoşlandığını bildikleri için susmayı konuşmaya tercih etmişlerdir. Bu, ahlâkı düzeltme metotlarından biri olarak görülmüştür.(11)
Rasûlallah (s.a.v.) Efendimiz bir çok hadis-i şeriflerinde dilin açtığı zararları anlatmışlardır:
Muaz b. Cebel’in şöyle dediği rivayet edilir: “Ya Rasûlallah, söylediğimiz sözlerden ötürü cezalandırılır mıyız?” dedim. Buyurdular ki: “Ey Cebel oğlu, insanların burunları üstüne cehenneme yıkılmaları, dillerinin ürünü değil midir?”(12)
“Allah’a ve Ahiret gününe inanan kimse ya hayır söylesin ya da sussun.”(13)
“Kim dilini korursa, Allah onun açığını örter. Kim öfkesine hakim olursa Allah onu azabından korur. Kim Allah’a döner, özür dilerse Allah onu affeder.”(14)
“Kişinin kendini ilgilendirmeyen şeyleri bırakması, iyi Müslümanlığından (güzel ahlâkından)’dır.” (15)
Ukbe b. Âmir, Rasûlullah’a sordu: Yâ Rasûlallah, kurtuluş nedir? Rasûlullah (s.a.v.): “Dilini muhafaza et, evine git ve günahına ağla.” buyurdu.(16)
Susmanın ve az konuşmanın insana sağlayacağı pek çok yararlar vardır.
Muaz b. Cebel (r.a.) şöyle der: “Halk ile az, Hakk ile çok konuş. Mümkündür ki kalbin Allah Teâlâ’yı müşahede eder.”
Zunnûn-u Mısrî’ye kalbini en iyi koruyan kimdir? diye sorulmuş, o da: “Diline en çok hakim olan.” diye cevap vermiştir. Nitekim Hz. Ebu Bekir (r.a.)’in az konuşayım diye uzun seneler ağzında taş tuttuğu rivayet edilir.
İbn-i Mes’ûd (r.a.): “Dilden çok, hapsedilmeye lâyık bir şey yoktur.” der.
Ali b. Bekâr şöyle der: “Allah Teâlâ, her şey için iki kapı yapmıştır. Dil için ise dört kapı yaratmıştır. Dudaklar kapının dış iki kanadı; dişler ise iç iki kanadıdır.”
Hakim kişilerden biri şöyle demiştir: “Allah, söylediğinden çok dinlesin ve görsün diye yarattığı insana sadece bir dil, iki göz ve iki kulak vermiştir.”
Derler ki: “Sükut dilin iffetidir. Dil yırtıcı vahşi hayvana benzer. Onu sıkıca bağlamazsan sana saldırır.”
İnsanın durumuna göre samt üç türlüdür:
a) Avamın sükutu; dil ile,
b) Âriflerin sükutu; kalp ile,
c) Âşıkların sükutu ise; sırra ait hâtırlarını korumak ile olur.(17)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in şu hadis-i şerifleri aslında konuyu hem çok iyi anlatmakta, hem de özetlemektedir:
“Az konuşmak güzel ahlâkın başıdır.”
Kaynakça:
1. ULUDAĞ, Süleyman; Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Samt, Hamûş, Sükut maddeleri.
2. “Ebu Ali Dekkak’ın sözüdür.” Kuşeyri Risale, s.258.
3. Kuşeyrî Risale, s.258 ; ATEŞ, Süleyman, İslâm Tasavvufu, s.222.
4. el-A’raf 7/204.
5. el-Ahkâf 46/29.
6. en-Nebe 78/38.
7. el-Hûd 11/105.
8. et-Tâhâ 20/108.
9. el-Hucurât 49/1-3.
10. Kuşeyrî Risale, s.259.
11. ATEŞ, Süleyman, İslam Tasavvufu, s.225.
12. Hâkim, Müstedrek, 2/413.
13. Buhârî, Edep 31,85, Rikak 23 ; Müslim, İman 74, lukata 14; Ebû Dâvût, Edep 123 ; Tirmizî, Kıyamet 50.
14. İhyâ Tahrici 3/139.
15. Tirmizî, Züht 11; İbn Mâce, Fiten 12.
16. Tirmizî, Zühd 60 ; İbn Hanbel V,259.
17. Kuşeyrî Risale, s.260-262.

20 Aralık 2015 Pazar

Yok idim, Hiç idim

kapattım gözlerimi
Yoktuk, yokluktaydım adım gibi,
Bana Adem'sin demişler,
Ne güzelde demişler,

Âdem iken o yüce makamdakinin adını taşıyan idim,
Allah'ın yarattığı ilk insan, ilk peygamber ismi,
Adem iken varlık bile değil idim,
Aslında  tam tersine varlığın zıttı hiçlik idim, yokluk idim, .

Bakma sen yokluk olduğuna hiçlik olduğuna,
Şapkalı a olsa da güzel anlamı,
Şapkasız a olsa da güzel anlamı,
Birinde ilk insan ilk peygamber ismi,
Diğerinde ise makamlar makamı hiçlik makamı,
Herkes bilmez orayı bilenler bilir ammaaa...
Ulaşmak vesilesiyle...

A.Ç.

13 Aralık 2015 Pazar

Ayak uyduramaz oldum Dünya'ya

Gülüyor, gülümsüyor,
İyi davranıyor, hoş geçiniyor,
Gerçek midir bu bakışlar gülümsemeler.

Herkes menfaatini düşünür olmuş,
Herkes kendince haklı,
Zora gelince yokum,
Kolayına gelene herkes varım diyor.

Sahtekar olmuş yapılan işler,
Adı para kazanmakmış,
İnsan kazanmak değil,
Ne zamandan beri ölmüş bu insanlık,

Yolumuz bozuk,
Yollarımız taşlı,
Engeller çok, yürüyemez oldum bu fani hayatta,
Bu sebeptendir ayak uyduramaz oldum Dünya'ya

Sorarım neydi bizim gayemiz,
Gönül kazanmak mıdır?
Yoksa para, pul, şan şühret kazanmak mıdır?
Eyy insanoğlu neydi Dünya'ya geliş gayen?

A.Ç.


6 Aralık 2015 Pazar

Aşk: Üç Nokta

Kimi zaman anlatırız anlatırız ama anlaşılamayız ya hani o zaman susarız sözün bittiği yerde susarız...  İşte bu üç nokta varya bu üç nokta o aslında dilin anlatamadığını sözün anlaşılası gelmediği zaman öyle şeyler anlatırkii gönlün ne isterse koyarsın oraya.

Bir bakış bir bakışa neleeer neleeerr anlatır. Bir bakış bir bakışı seneleeercee ağlatır. Bir bakış bazen üç nokta olur. Yanaktan süzülen üç damla yaş bazen üç nokta olur. Bazen bir beraat dilekçesi olur, bazen anlatamadığımız için kelimelerin takat getiremediği için susuverdiğimiz şeylerin anlatıcısı ve ta kendisi olur üç nokta...




       Serdar Tuncer - Aşk: Üç Nokta

2 Aralık 2015 Çarşamba

Aşk dediğin

“Aşk” denilen olgu her ne ise, işte ona inanabilmem için delirmiş olmam gerekebilirdi. Çünkü öyle bir şey varsa eğer, o şey giden bir şeyin geri dönmesini istemek değildi. Her şeyi yıkmak, geride kül bile bırakmamaktı… Çünkü sonuç, sadece Futbol maçları için önemliydi, bir düş için değil… Ama konumuz şimdi bu değil.
Bir gün, şu aşağı sahilde bir avare gibi dolaşıyordum. Yeni terk edilmiştim ve damarlarım yüksek oranda alkol ihtiva ediyordu… Kenan abiyle o gün tanıştık. Bir kayığın üzerindeydim. Ve Dünya’nın yuvarlak oluşuna içimden bir güzel küfrediyordum.
Onunla günlerce, göremediğimiz karşı kıyıya bakıp her iş çıkışı ikişer bira içtik. Anlatıyordu. Önce nasıl eşinin, sonra nasıl arkadaşlarının, sonra nasıl benliğinin birer birer yittiğini anlattı. Bir domino dizisi değilse ne bu?
Hayat dediğin budur. Yakından uzağa teorisi buradan ortaya çıkmıştır… Ve insan en çok kendine uzaktır… Bu böyledir…
Günler sonra, “Artık yeter!” dedi. Bir başka denizi izlemek istiyordu. Çünkü; Her şeyi yıkmak, geride kül bile bırakmamaktı aşk… Bir kadına da aşık olabilirdin, bir dostuna da, bir şehre de, bir denize de…
Bir şey kaybettiğinde önce bulmak istersin. Sonra vazgeçersin. Çünkü; zaman zaten her şeyi eskitir. Giden bir şey için zaten sorun daha azdır. Çünkü; onun için her şey yenidir.
“Döneceğim” demek, kanamalı bir hastaya ölmek için sabahı beklemesini söylemek gibi bir şeydir. Bir şekilde; karşındaki insan, kendisini yaşatacak herhangi bir şeye baştan ayağa bağlıdır; ve asıl son için, bir gecenin öte yarısından daha az süre vardır…
Sonra ben yine bir gün, bir kayığın üzerine oturdum. Kenan abi, Ayvalık’tan aradı. “Beklerim!” dedi.
Kavafis ne düşünür bilemem ama, bir gün buralardan gideceğim… Bir başka denizi izlemek için…
O gün yine; Dünya yuvarlaktı, perspektif denilen şey, uzaklaşan bir nesnenin küçülerek kaybolmasını sağlıyordu, terk edilmiştim ve her şey yeni başlıyordu…
Hayat: Yutmadan önce çiğneyiniz.

---Alıntıdır---

1 Aralık 2015 Salı

Zaman

Nedir bu akıp giden, ömür mu dersin, yaşanmışlıklar mı dersin, galiba biz buna zaman diyoruz...
Ama ne dersen de akıyor zaman durmuyor. Aktıkça da gidiyor ömür...

Zaman belki de bir algıdır ama gerçekte sabit akar, fakat bizim algımıza göre değişir nasıl mı üzüntülü anlar da öyle oluyor kiiii zaman sanki hiiç akmıyormuş gibi geliyor. Sevinçli anlarımızda ise sanki çok hızlı akıyormuş gibi geliyor. Buradan zaman -  zihin ilişkisini çıkaracağım yani bu zaman aslında birazda bizim beynimizin algısı mıdır? Aslında düşününce herşey bizim algıladığımız kadar var. Zamanda böyle bana göre... Ünlü felsefecilerde demiş ya "Düşünüyorum öyleyse varım" bir başkası ise " Düşünüyorum öyleyse varsınız" ikisi de temelde düşünme temelde algıyla alakalı değil mi sanki.

Zaman zaman dedik durduk değil mi. Zamanı felsefeciler üçe geçmiş, şimdi(an) ve gelecek diye ayırmış aslında biz bunu zaten günümüzde de çok kullanıyoruz ya. Belkide en  çok takıldığımız yerdir geçmiş ya da en çok düşündüğümüz gelecek... Neden şimdiyi düşünmeyiz anı değerlendirmeyiz bu da cevaplanması gereken soru bence. Ama bu sorunu  cevabı basittir aslında çocukken yani küçüklüğümüzde her insan gibi bende anı değerlendirirdim anı yaşardım. Büyüdükçe yaşantılar yaşanmışlar geçirdikçe, darbeler yedikçe ya da güzel şeyler yaşadıkça geçmiş geleceği engeller yönde tampon yapıyor neden mi gelecekte aynı şeyleri yaşamamak için ya da o mutlu şeyleri doğru zamanda yakalayabilmek için...

29 Kasım 2015 Pazar

Alışacaksın

Alışacaksın

Yolculuk, acı, hüzün, ölüm.
Her birşeyi taşır yüreğim,
Bir gönül işlerinde zayıftır,
Yapamaz işte yapamaz beceremez..

Ey gönlüm alışacaksın,
Aşık olup bağlanmaya,
Severek ayrılmaya,
O kor gibi olan yüreğini söndüremeye,

Ey gönlüm alışacaksın,
Yeni birini hiç sevmemişcesine sevmeye,
Onunla yağmurda ıslanmaya,
Sahiplenmeye korumaya...

Alışacaksın eyy deli gönlüm alışacaksın,
Ağlayıp ağlatmamaya,
Hissedip içine atıp söyleyeyemeye,
Alışacaksın, alışacaksın...

Belki de hiç bilmeden gidecek,
Habersizce gidecek,
Öyle bir gidecek ki gönlüm,
Bir nefes alımlık hayat bile zor gelecek,
Merak etme eyy deli gönlüm her şey gibi buna da alışacaksın...

A.Ç.

22 Kasım 2015 Pazar

Sayılar...

Benim yaşam kavgam doğarken başladı. Her insan gibi... Ama herkesinde bildiği gibi herkesin yaşadığı hayat çok farklı, herkes farklı sınavda farklı hayatlarda..

Küçükken hiç ummazdım sayıların bu kadar değerli olacağını ilk okulda sayılar benim için sadece notta değerliyken hiç beklemezdim bu sayıların büyüyünce beni, bizleri, insanları esir alacağını...
Hatta bazı insanları o kadar çok esir alıyor ki arkadaşını seçerken bile insanların cebindeki o sayıların bulunduğu kağıtların miktarına bakarak değer biçer... Sayılaaarrr sayılar...
Aahh o sayılar sayılar ne denli önemli değil mi bizim hayatımızda, Kaç yaşındasın?, Telefon numaran ne? Okul numaran ne? Kapı numaran ne? Konunun başından yaşam kavgam dedim ya aslında bizim kavgamız sayılarla... Herşeyimiz sayılar olmuş TEFEeee TÜFEeee ... 

Biz herşeye değer biçmişiz üç kuruşluk adam beş kuruşluk adam vs. vs. işte bu yüzden artık ulaşmak çok kolay herkese belki de o yüzden değersiz herkes herkesin gözünde....

A.Ç.

21 Kasım 2015 Cumartesi

Veli ev ziyaretinde kullanmak üzere veli görüşme formu

Sınıf rehber öğretmenlerimizin veya rehber öğretmenlerinin şu zamanda öğrencilerin ev ortamlarını, çalıştığı odasını aile durumunu aile ile diyaloglarını yerinde gözlemek için ve ailelere yönlendirici taktikler tavsiyeler vermek için ev ziyareti yapmakladırlar. Ev ziyaretlerinde kullanmak üzere veya okula verli geldiği zaman bilgi edinmek ve bunu belgelendirmek amacıyla aşağıdaki formu hazırladım kolay gelsin.


Veli Görüşme Formu İNDİR

19 Kasım 2015 Perşembe

Bizi biz yapandır belki de yaşanmışlıklarımız...

Öyle anlar gelirki insan alıp başını çekesi gelir bu diyarlardan... Bazen belkide pılını pırtımı toplayıp gidesim gelir. Geçen senelerde düşünmüştüm aslında çantamı sırtıma alıp gitmeyi... Sıfırdan bir hayata başlamayı, farklı bir kimlik, farklı bir ortam, farklı insanlar... Ama insan kendinden kaçabilir mi? Bir şeyleri unutmaya çalışmak işe yarar mı? Bu soruların cevabı da önemli, cevabın mantıklı ise devam et durma.

 Bazen öyle anlar yaşarız ki, öyle insanlarla zaman geçiririz ki ne o insanı ne de o anları hatırlamak isteriz. İşte o zamanlar kendi kendime derim ki keşke Japon Balığı gibi olsam da 3-5 sn öncesini hatırlamasam da o anları yaşamamış gibi olsam. Sonra da diyorsun bizi biz yapandır yaşanmışlıklarımızdır.

Geçmişimizden ders alarak yaşamalıyız, anımızı kaçırmadan o anda ne gerekiyorsa onu yaşamalıyız. yarın ölecek gibi ama bir okadar da uzun yaşacakmışız gibi planlı geçeceğimiz için mutlu olarak yaşamalıyız.

Dünden ders al, bugünü yaşa, yarın için umutlu ol. Önemli olan sürekli sorgulamaktır, durmak değil.    Albert Einstein

16 Kasım 2015 Pazartesi

Kendin ol...Hayat kısa, kuşlar uçuyor...

Yaptığınız işten çok, mutlu olduğunuz işleri yapın. Garsonluk yap, taksi şöfürü ol, köpek gezdir, temizlikçi ol, öğretmen ol, sıvacı ol. Ama ne olursan ol, mutlu olacağın bir işi yap. En önemlisi de kendin ol..... Neden biliyor musun ?
Hayat kısa, kuşlar uçuyor...

A.Ç.

8 GB'lık USB neden 7,4 GB

Çok basit. Bir önceki yazımda da bahsettiğim üzere 1024 MB = 1 GB. Ancak USB üretilirken 1000 MB = 1 GB şeklinde alıyorlar. Buradaki 24 MB'lik kayıp büyüyor büyüyor ve gigabytelere kadar ulaşıyor.

Elbette flash belleğin aygıt yazılımı da, ismi de yer işgal ettiğinden yer düşüyor.

3 Kasım 2015 Salı

İSTANBUL'U DİNLİYORUM - Orhan Veli KANIK



İSTANBUL'U DİNLİYORUM

Şair: Orhan Veli KANIK
Şiir Seslendirmesi: Müşfik Kenter
Şarkı Yorumu: Leman Sam

Edip Akbayram - Bekle Bizi İstanbul


Sanatçı: Edip Akbayram
Albüm: Türküler Yanmaz
Çıkış tarihi: 1994

SO dosyası USB belleğe nasıl yazdırılır?

ISO dosyalarını USB belleğe yazdırmak mümkündür.  Açılış özelliği olan, önyüklemeli ISO dosyalarıda USB belleğe yazdırılabilirsin. ISO dosyalarını USB belleğe yazdırabilmek için Rufus programını kullanabilirsin.
ISO dosyaları normalde CD, DVD imajıdır. Tek seferlik ihtiyacınız olan programları boşuna CD DVD medyalara kaydetmek istemeyebilirsin. ISO USB kaydedici olarak Rufus oldukça başarılı ve sorunsuz.

2 Kasım 2015 Pazartesi

Gmail Google Hesabını Kalıcı Silme

Gmail’i Google Hesabınızdan istediğiniz zaman silebilirsiniz.
Gmail’i hesabınızı ileride kullanmayacağınız dan  eminseniz silmek için aşağıdaki adımları takip edin:

1- Gmail hesabınızda oturum açın.

2- Daha Sonra Hesap Ayarları Bölümü tıklayınız.
 

3- Üst menüden Veri araçları böümüne tıklayınız

4- Hesap Yönetimi Bölümünden dilediğiniz hizmeti sonlandırabilirsiniz.

Artık Gmail hesabınız silinmiştir.

31 Ekim 2015 Cumartesi

Tıpta sipariş bebek dönemi

Yeni yöntemle bebeğe istenilen özellikler "tanımlanıyor".


Artık bebeklerin cinsiyeti, boyu, saç ve göz rengi, karakteri bile önceden belirlenebilecek. Yakalanma riski taşıdıkları hastalıklar doğmadan önlenebilecek. Şimdi bilim dünyası, din adamları ve sosyal bilimciler bunun sınırlarını, etik yönünü tartışıyor.
Geçtiğimiz haftalarda, anne karnındaki bebeklerin kapabileceği potansiyel hastalıkları önlemek amacıyla çalışmalar yapan gen bilim şirketi 23andMe'nin aldığı patent, bilim dünyasını salladı ve etik tartışmaları da beraberinde getirdi. Zira bu patent, üreme kliniklerinde seçilen özelliklere sahip bebekler "yaratılmasına" olanak sağlayabilecek bir teknolojiyi içeriyor. Bir başka deyişle, yakın gelecekte aileler daha bebek doğmadan onun cinsiyetine karar vermekle kalmayacak; bebeğin saçının, gözünün, hatta teninin rengine bile karar verebiliyor olacak. Konuyu işin uzmanlarıyla tartıştık…

Bir bakteri dizel yakıta nasıl dönüşür?


Yeni biyoyakıt kaynağı adayı: koli basili bakterisi

Araştırmacılar genel olarak hastalıkla eşanlamlı olan E.Coli yani koli basili bakterisinden dizel yakıtı üretmeyi başardı.

Küresel ısınma, fosil yakıt rezervlerinin azalması araştırmacıları yeni enerji kaynağı arayışlarına itiyor.
Alternatif biyoyakıt üretimi konusundaaraştırmacıların esin kaynaklarından biri, genetik değişikliği kolay bir mikroorganizma olan E. Coli yani koli basili.

Pek çok türü zararsız olan koli basilinin bazı türleri ishal, idrar yolu enfeksiyonu gibi hastalıklara yol açıyor.
Bilim adamları E.Coli bakterisinin şekeri alarak yağa dönüştüren bir türünün, genetik kodlarını değiştirdi. Ve şekerin dizel yağına eş bir moleküle dönüştürülmesi sağlandı.

Ancak bu yolla biyoyakıt üretiminin önünde önemli bir engel bulunuyor. 100 litre bakteriden bir çay kaşığı yakıt elde edilebiliyor.

Yöntemi büyük miktarlarda üretim için ayarlamanın yanı sıra bakterinin çeşitli atıkları biyoyakıta dönüştürme potansiyeli olup olmadığı araştırılıyor.

Koli basilinden daha önce de hidrojen elde edilmişti.

Biyoyakıt için ağırlıklı olarak mısır, şeker kamışı gibi gıda olarak da tüketilen tarımsal ürünler kullanılırken bakterilerin farklı bir kaynak olduğunun altı çiziliyor.

Bir bakteri motorini nasıl üretir? Bakteriden dizel yakıta.

Kaynak:http://www.trthaber.com/haber/bilim-teknik/bir-bakteri-dizel-yakita-nasil-donusur-83470.html

29 Ekim 2015 Perşembe

Sessiz Gemi - Yahya Kemal Beyatli



Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki,giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
                                                  
Yahya Kemal Beyatli

28 Ekim 2015 Çarşamba

GPS NEDİR? NASIL ÇALIŞIR?

      GPS Nedir ?

       GPS’in açılımı Global Positioning System – Küresel Yer belirleme Sitemi. İlk olarak askeri görevlere hizmet eden GPS sistemi, 1980’lerden sonra sivil amaçlarada hizmet etmeye başlamıştır. Hayat kurtarıcı ve hayat kolaylaştırıcı bir sistemolarak, modern dünyanın insanları tarafından birçok alanda kullanılmaktadır. GPS cihazları Hava şartları ne olursa olsun, 7 gün 24 saat, dünyanın herhangi bir yerinde size konumunuzu tam olarak bildirebilmektedir. Bu özelliği sayesinde dağcılıkta, araç takip sistemlerinde, askeri operasyonlarda, uçaklarda, özel firmalarda (-çalışanların günlük takibi), cep telefonlarında, navigasyon sistemlerinde ve daha birçok alanda karşımıza çıkmaktadır.

26 Ekim 2015 Pazartesi

TEOG FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ NASIL ÇALIŞILIR?

TEOG FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ NASIL ÇALIŞILIR?

             Fen ve teknoloji dersinin sınavlarda başarılı olabilmek için kısa  kısa ipuçları:

  • Mitoz ve mayoz bölünmeyle ilgili soruları çözebilmek için mitoz ile mayoz bölünme arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri iyice kavranmalı. Ayrıca bölünme aşamalarını da şekil olarak da kavranmalı evreler bilinirse sorularda bize yardımcı olacaktır.
  • Mendel çok önemlidir. Mendel çalışmaları sonuçları ve neden bezelyeleri seçmiş bilinmelidir.
  • Grafik ya da tablo sorularda öğrendiğiniz bilgilerle bağlantı kurmanız önemlidir.
  • Paragraf sorularında genellikle seçeneklerde verilenlerin tamamı doğru ifade olur. Ancak orada sadece paragrafta anlatılan bilgiye göre sorunun cevabı aranmalıdır. Zira bildiğimiz o an bizi yanlışa götürebilir.
  • Tablo sorularında önce soru okunmalıdır.
  • Eşleştirme sorularında mutlaka eşleşen ifadeler yanlarına yazılmalı ve seçenek belirlenirken hata yapılmamalıdır.
  • Soruları çözerken üzerini çizmekten çekinmeyin yanlışları (-) doğrulara (+) ya da tik koyun bence.
  • Konular öğrenilirken bütün içinde düşünülmelidir. Örneğin mitoz ve mayoz bölünmenin kavranabilmesi için DNA'nın özelliklerini, eşlenmesini, kalıtımı, eşeyli üremeyi iyi bilmeniz gerekir. Aksi durumda bilgiler yerine oturmayacak ve kısa sürede unutulacaktır.
  • En önemlisi de öğrendiklerimizi kullanmaktır. Bunun içinde konuları öğrendikçe soru çözerek pratikte yapmalıyız.

WAACS rollable güneş şarj aleti

WAACS rollable güneş şarj aleti
WAACS rollable solar charger provides green energy on-the-go



Akıllı telefonların akıllı olmayan tek yanı kısa şarj ömürlerinden dolayı son zamanlarda portatif şarj aletleri hayatımızda oldukça yer edindi. Önceden şarj ettiğimiz bu üniteyle elektrik olmayan yerlerde bile bir süre idare edebiliyoruz. Fakat o da sonuçta bir yere kadar. WAACS’ın yeni tasarımı size sonsuz enerjiyi sunuyor; güneş enerjisi. Üzerindeki paneller ile artık bu üniteyi siz değil güneş şarj edecek. 

Tasarım, şekli için eski papirüs kağıtlarından ilham almış. Ayrıca kullanım pratikliği sağlayan bu küçük şarj ünitesini cebinizde çantanızda istediğiniz yere taşıyabilirsiniz. Şarj etmek için sadece esnek materyalden yapılmış güneş panellerini çekip çıkartmanız yeterli. Tüm kapasitesiyle dolduğunda birden fazla cihazı şarj edecek kadar enerji depolayabiliyor.

WAACS’ın tasarladığı bu çevreci enerji ile artık elektrik kullanımından telefon şarjında da tasarruf edebiliyorsunuz. USB ve mini USB girişiyle farklı tipteki cihazları şarj etmekte kullanabilirsiniz. Bu cihaz ile telefonun tüm şarj ihtiyacını buradan giderdiğinizde, bir yıl içerisinde tasarruf edeceğiniz enerji miktarı doğanın yüzünü güldürecektir.

TEOG SINAVI NEDİR?

TEOG (Temel Öğretimden Orta Öğretime Geçiş Sınavı) Nedir? sorusunu cevabı Milli eğitim Bakanlığı resmi sitesi www.mebk12.meb.gov.tr adresinde şöyle aktarılıyor:


TEOG, temel eğitimden ortaöğretime geçiş sisteminin kısaltmasıdır. Bu yeni sisteme göre 6, 7 ve 8. sınıflarda 6 dersten 6 ayrı sınava girecek ve ağırlıklandırılmış merkezi sınav puanına eklenmiş yılsonu başarı puanlarının ortalaması ile liselere yerleşeceksin. 6 temel ders için (Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji, TC İnkılap Tarihi, Yabancı Dil, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi) öğretmeninin sene içerisinde düzenlediği sınavlardan biri merkezi olacak. 3 sınavı olan derslerin 2. sınavı, 2 sınavı olan derslerin 1. sınavı merkezi olarak gerçekleşecek. Bu sınavlardan aldığın sonuçlar doğrultusunda ağırlıklandırılmış merkezi sınav puanın hesaplanacak. 6, 7 ve 8. sınıflarda 1. ve 2. dönem sonunda girdiğin bütün sınavlar baz alınarak yıl sonu başarı puanların hesaplanacak ve bu puan senin liseye yerleşme puanını etkileyecek. Sınavlara kendi okulunda gireceksin ve sorular çoktan seçmeli (4 seçenekli) olacak. Yanlışların doğrularını etkilemeyecek. Yeni sistemin kavramlarını inceleyecek olursak: Yıl Sonu Başarı Puanı (YBP): Bu tanıdık olduğun bir kavram. Sene içerisinde girdiğin sınav (yazılı – test) puanların esas alınarak hesaplanır. Her sınavdan aldığın puan o dersin ders saati ile çarpılır. Senin gözünde 85 de 95 de 5 olarak görünürken bu hesaplamaya göre 95 daha öndedir. Bilgi eksiklerini kapatmak için Dersanem´in fırsatlarından faydalanmalısın. Ağırlıklandırılmış Merkezi Sınav Puanı: 6 temel dersten girdiğin merkezi sınavların ağırlık katsayılarına göre oluşturulur. YBP mantığıyla aldığın her fazla puanın önemi büyüktür. Yerleştirmeye Esas Puan: 6, 7 ve 8. sınıfta aldığın yılsonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasının %30´u alınır ve 8. Sınıf ağırlıklandırılmış merkezi sınav puanının %70´i ile toplanır. Bu toplam senin liselere yerleşeceğin puanı verir. Sonuç olarak hem okul hem dershane öğretmenini iyi bir şekilde dinlemen gerekiyor. Sınav sistemleri değişse de altın kural değişmiyor: Sıkı ve verimli çalışmak. 

2015-2016 TEOG Merkezi Sınav Konuları-Kazanımları-Tarihleri


8. Sınıflar için yapılan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sisteminde (TEOG), nam-ı diğer Merkezi Sistem Ortak Sınavda hangi derslerden hangi konuların çıkacağına dair derslerin çalışma takvimine göre dağılım çizelgesi yayınlandı.

2015-2016 TEOG MERKEZİ SİSTEM ORTAK SINAVLAR DERS DERS KAZANIM DAĞILIM ÇİZELGELERİ için tıklayınız.


Ortaokulların 8'inci sınıflarında 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılında Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Yabancı Dil ile Din kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde; Bir dönemde iki sınav yapılan derslerin ilk sınavı, bir dönemde üç sınav yapılan derslerin ise ikinci sınavı merkezi sistem ortak sınav şeklinde uygulanacaktır.

İşte TEOG sınav tarihleri

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş sistemi kapsamında 8. sınıf öğrencilerinin gireceği merkezi ortak sınavlar, birinci dönem 25-26 Kasım, ikinci dönem ise 27-28 Nisan'da yapılacak.

TEOG 2015-2016 1. ve 2. Dönem Sınavları

       Ortak Sınavlar -1(2015- 2016)                              25-26 Kasım 2015
       Ortak Sınavlar–Mazeret Sınavı-1(2015- 2016)    12-13 Aralık 2015
       Ortak Sınavlar -2 (2015-2016)                              27-28 Nisan 2016
       Ortak Sınavlar– Mazeret Sınavı-2 (2015-2016)    14-15 Mayıs 2016



Benim Hayallerim Hep Rötar Yapar

Hayallerim vardı küçük ama masumane, bir yerlere gitmek, iyi bir iş iyi bir eş iyi bir yerde yaşamak, farklı ülkelere gidip oraların kültürünü öğrenmek yaşamak gibi. Ama hayat hiç de adil değil...

Yaşadıkça gerçeklerle yüzleşir oldum. Olmuyor be yahu olmuyor hayallere ulaşmak gerçekten zormuş. Benim hayallerim hep rötar yaptı. İçimde kaldı, yarım kaldı...

Kaç yıl geçti o çocukken, gençken daha toyken kurulan hayallerin üzerinden şimdi düşününce gülüyorum. Ama kimisi gerçekten yapılabilirdi...

James Dean'in “Sonsuza kadar yaşayacakmış gibi hayal et, bugün ölecekmiş gibi yaşa" sözünü özümseyerek  yaşamalı belkide. Ya da akışına bırakmalı benim gibi hayatı, hayat ne getirirse artık diyerek umursamadan...

Ama bazı şeyler gerçekten de nasipmiş, kısmetmiş, kadermiş... Hayırlısı dedik geçtik şimdi de...















25 Ekim 2015 Pazar

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var, o da; yaşamadan bilemezsin...

       Kimileri için bilip bilmeden konuşması çok kolaydır ama birde o yaşananları yaşayana sorsana gerçekten kelimelerle ifade edecek kadar kolay mı? Ha sorunca da cevabını yadırgama adamın hisleri o, o an onu hissediyor!..

       Olmadı üstad olmadı.  Yaşamadan yorum yapman olmadı. Bugün pencereden bakıp da dışarıda yoldan geçen insanlar hakkında yorum yapman gibi. Onların yaşadıklarını değerlendirmiş gibi ama hiç o adamın hissettiklerini hissedebildin mi.

       Daldan düşenin halinden daldan düşen anlar demişlerdi değil mi üstad. Bu ne kadar doğru bir cümle gerçekten de acı çekenin halinden acı çeken anlıyor. Geri kalan insanlar öle yorum yapıyor ama olmuyor üstad.  

      Bu hayatta yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var üstad, o da; yaşamadan bilemezsin...
   

22 Ekim 2015 Perşembe

Öğretmenlerin Branşları Dışında Derse Girmesi

      Fen Bilimleri Öğretmeni Matematik dersine girerse
Branşı dışı derse giren öğretmenin yükü her zaman fazladır. Her ders öncesi normalden daha fazla hazırlık yapması gerekir. Çünkü onun için alışılmışın dışında bir olaydır. Adeta sudan çıkmış balık gibi hisseder öğretmen kendini. Öyle olur ki bazen dersler onun için adeta eziyet gibi geçmeye başlar.   

      Bütün bunların ötesinde kendi branşın olmayan bir dersi anlatmanın getirdiği sorumluluk duygusudur insanı tedirgin yapan.  Bir fen bilimleri öğretmeninin matematik dersine girmesi yadırganmaz belki ama o fen bilgisi öğretmeni mükemmelliyetçi ve idealist bir öğretmense bu işi en iyi şekilde yapmak isteyecektir. Nitekim bunun için de elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışacaktır. Ancak bazen hesapta olmayan durumlar da olabiliyor. Fen bilgisi öğretmeni matematiğin en kolay sorusunu karman çorman ve üst düzey anlatırsa çocukların matematikten soğuması an meselesidir  Ve asıl iş bu andan itibaren içinden çıkılmaz hal alır. Çünkü bir yanlışı düzeltmek öğretmekten çok daha zordur.  İşin kötü yanı, bu hatayı yapan öğretmenin kendini kötü hissetmesi ve başarısız olduğunu düşünmesidir. Korkusu ise  öğrencilere hakkıyla bu dersi öğretememektir. Bu durum öğretmenin motivasyonunu düşürse de idealist ya bizim öğretmen yeniden yeniden öğretmekten vazgeçmez. Aslında yaptığı şey yeniden öğrenmektir.

      Branş öğretmenine bu stresi yaşatmak ve çocukların en temel derslerine branş dışı öğretmeni getirmek eğitime yeterli değerin verilmediğinin kanıtı. Okullarda öğretmen açığı olmasına rağmen  atamalarda açık kontenjan gösterilmiyor. Okul ise ücretli öğretmen  çalıştırmamak için öğretmene  branş dışı ders veriyor.

       Çarpık eğitim sistemimizde resim dersine matematikçi girer, matematik dersine fenci girer, din kültürüne  Türkçeci girer… Ne için ? Her şey öğrenciler için! Neresinden tutsak elimizde kalan eğitim sistemimiz mağdur etmeye devam ediyor… Olan topluma oluyor…

Yazar:pamuk

Bu benim eserim proje yarışması oldu bu öğretmenim eseri yarışması...

             Bu benim eserim proje yarışmaları, aslında öğrencilerin yapması gereken ama öğrenciden çok hep öğretmenlerin uğraştığı bir projedir. Kimi zaman ilçe milli eğitim müdürlerinin okul müdürlerine baskısı ile öğretmenlere zoraki baskı ile yaptırılan bir projedir kendileri... Bizim ülkemizde bu tür yarışmalar galiba yanlış anlaşılıyor ki bu durumlara düşüyoruz. Tıpkı ev ödevlerini, performans ödevlerini yanlış anladığımız gibi.

             Benim gözlemim şu ki; öğrenciye verilen ödevleri kırtasiyelerde, internet kafelerde veliler gidiyor araştırıyor. Dahası da yetmiyor veli geliyor çocuğuna hadi yapalım diyor bu da yetmezmiş gibi  öğretmenlere laf atıyorlar: ‘Bu kadar zor ödev verilir mi?’ diye...

              Eve verilen proje ödevleri okula geliyor. Öğretmen şaşkın ve bir o kadar da mutlu, benim öğrencim bu seviyede nasıl düşünmüş çok yaratıcı helal olsun diyor bir de kendi kendine ama ben ondan bunu değil kazanımlar çerçevesinde araştırıp güzel anlamlı yaratıcı fikirlerini bir ürüne yansıtmasını istemiştim diyor. Zaten ödevi kimin yaptığı da birkaç soru sonrasında ortaya çıkıyor...



           Velhasılı kelam; ödevleri, projeleri yanlış anlıyoruz ya öğretmenlere yük ediyoruz ya da velilere.... Sonra öğrenci yaptı oluyor...

21 Ekim 2015 Çarşamba

Kablosuz Modeme Yazıcı Nasıl Bağlanır?

Evinizde ya da ofisinizdeki yazıcıyı birden fazla kişi kullanıyorsa, kablosuz ağ üzerinden paylaşmak en mantıklı işlem olacaktır. Yazıcınızı kablosuz ağa nasıl bağlayacağınızı kısaca anlatmaya çalışacağım.

Evinizde kablosuz modem varsa artık bilgisayarınız modeme bağlı değilken bile yazıcınıza bağlanabilir çıktı alabilirsiniz. Tabiki bazı modeller direk kendinden kablosuz yazıcı oluyor onların da ayrıca kurulumu gerekiyor yine de aşağıda ki eklediğim videodaki işlemleri takip ediyoruz. Ofis ve ev içinde bir baskı almak için en hızlı ve verimli yolun kablosuz ağ bağlantısı olduğunu söyleyebiliriz.

Kablolara Gerek Kalmadı
Yazıcıları mevcut kablosuz Modemlere(ağlara) bağlamak çok kolay. Özellikle yeni nesil yazıcılarla bu iş daha da kolay hale getirilmiş. Bilmeyenlerin de bu işlemi kolaylıkla yapabilmesi için sizler için kısa bir video hazırladım.


Samsung m2070 series  modeli ile hazırladığım bu video ile yazıcınız kablosuz ağa nasıl bağlayacağınızı gösteriyoruz. (Anlattığım model de kablolu yazıcı)

Cemreler düştü mü? Cemre düşmesi nedir?

Cemreler sırayla havaya, suya ve toprağa düşer...

Cemre, İlkbahar başlangıcında yedişer gün arayla önce havada sonra su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık artışı. Arapça olan sözcük kor durumunda ateş anlamına gelir. Mina Vadisi'nde Arafat'tan gelen hacıların attıkları taşlarla oluşan yığınlara da "cemre" adı verilir.

İlkbaharın geldiğinin habercisidir
Türk ve Altay halk kültüründe ve mitolojisinde İmre (İmere veya Emire) adı verilen cinin neden olduğuna inanılır. İlkbaharda görünüp titrek ışıklar saçarak göğe yükselir. Sonra buzların üzerine düşerek onları eritir. Oradan da yere girer.

Bundan sonra ısınmış topraktan buhar yükselir. Emire baharın gelişini temsil eder. Bulgarlarda Zemire olarak yer alır. Anadolu Türkçesindeki Arapçadan gelme Cemre sözcüğünün aslında bu adın benzetme yoluyla değişmiş hali olduğu söylenebilir. 
İlk cemre 20 Şubatta havaya ve yedişer gün arayla da suya ve toprağa düşer. Zemre ise Kumuk Türkçesinde nem, buhar gibi anlamlara gelir. Tasavvuftaki kor ve ateş kavramlarının mecazi anlamları vardır. Temizlenmeyi ve yeniden doğuşu temsil eden ateş aşk kavramının yakıcılığıyla da yakından ilgilidir.

Azerbaycan Türklerinin yaratılışla ilgili eski inançlarından kaynaklanan ve Nevruz Bayramından önce, yılın son Çarşamba gününde yapılan "boz ayın dört çarşambası", uygulamasını ifade eden "Cemle" sözcüğü de "Cemre" ile aynı kelimedir. Buradaki "Cemle" de köken olarak "İmir, İmere, Emire" sözcükleriyle bağlantılıdır. Celal Beydili'ne göre; bazı sözlüklerde gösterildiği gibi, Arap dilinden geldiğini söylemek doğru değildir.


Meteorolojik olarak ısınma; sırasıyla toprak, hava, su biçimindedir. Cemreler arasında sıcaklıkta düzenli artışlar yaşanmayabilir, bu doğal bir olaydır. Onun asıl önemi folklorik bir inanış olması ve kültürel bir değer taşımasıdır.

Cemre Düşme Tarihleri:
Halk arasında yaygın olarak baharın müjdecisi olarak bilinen sıcaklığın artması ile meydana gelen olaya Cemre denir. Cemre üç kere düşer.
Birinci Cemre Havaya (19-20 Şubat),
İkinci Cemre Suya (26-27 Şubat)
Üçüncü cemre (5-6 Mart) toprağa düşer.

...Tabi ki kuresel ısınma ile cemreler ne zaman düşecek orası da tartışılır...

17 Ekim 2015 Cumartesi

kurs planları

Fen Bilimleri kurs planları

2015 - 2016 eğitim öğretim 7. sınıf  fen bilimleri destekleme ve yetiştirme kurs planı    indir
2015 - 2016 eğitim öğretim 8. sınıf fen bilimleri  destekleme ve yetiştirme kurs planı    indir

   

16 Ekim 2015 Cuma

Bazı şeylerin değeri ölçülmez; SEVGİ gibi mesela...

Baba, işten yorgun argın eve geç gelmişti..

Çocuk: Baba, bir şey sorabilir miyim?
Baba: Evet..
Çocuk: Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun?
Baba: Bu senin işin değil..
Çocuk: Babacığım lütfen, bilmek istiyorum..
Baba: İlle de bilmek istiyorsan 20 milyon..
Çocuk: Peki bana 10 milyon borç verir misin?
Baba: Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi, derhal odana git ve kapını kapat..

Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı.

Adam sinirli sinirli "Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder." diye düşündü. Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, "Belki de gerçekten lazımdı"...

Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı...

Yatağında olan çocuğa, "Uyuyor musun" diye sordu. Çocuk "Hayır" diye cevap verdi...

"Al bakalım, istediğin 10 milyon. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim" dedi...

Çocuk sevinçle haykırdı, "Teşekkürler babacığım"... Hemen yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkardı. Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı.

Bunu gören adam iyice sinirlenerek, "Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun? Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok" diye kızdı...

Çocuk "Param vardı ama yeterince yoktu" dedi ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları babasına uzattı; "İşte 20 milyon...''Senin bir saatini alabilir miyim? Yarın 1 saat erken gelebilir misin? Seninle akşam yemeğini beraber yemek istiyorum.'' dedi..

( alıntıdır)

Vay saygısız vayyyy!..

     Öğretmen Ahmet, bir gün tenefüs esnasında çubuk kraker yerken birden bahçeye takım elbiseli bir takım adamlar geldi. Bunu gören öğretmen Ahmet elindeki çubuk krakerleri birden ağzına atar. Sonra Öğretmen Ahmet gelen şahıhlara hoşgeldiniz der. Sonra arkadaşları ile oturmaya devam eder.

      Öğretmen Ahmet, ertesi gün herşey normal şekilde okulana gider. Öğretmen Ahmet'in müdürü bu öğretmenimizi kurul toplantısı esnasında şunları söyledi 
          
            Müdür Bey -- Ahmet hocam dünkü gelen il milli eğitim müdürüne yaptığınız hiç hoş değildi. dedi.
        
            Ahmet öğretmen -- (Şaşkınlık ifadesi ile) Hangi davranışım hocam.
            
            Müdür Bey -- Çubuk kraker ile karşılamışsınız galiba hocam.

            Ahmet öğretmen -- Evet hocam...

            Müdür Bey -- Dün akşam 7 gibi beni arattı rahatsızlığını dile getirdi. Okuldaki hocanızın davranışı beni rahatsız etti dedi.

            Ahmet öğretmen -- Neyapabilirdim ki hocam o durumda bırakıp kaçsa mıydım.

            Müdür Bey -- Evet hocam siz haklısınız da işte beni aradılar akşam.

            Diğer öğretmenler -- Hocam o kadar abartmanın gereği yok Ahmet hoca orada ne yapabilirdi ki. 


         ... Evetttt. yukarıdaki yaşanmış olaydan da anlaşılacağı üzere nelerle uğraşıyoruz. İnsanlar eğitimden daha çok üst makamda ise herkes ona saygı duysun önünde eğilsin derdinde... 
          Okulun eksiği gediği nedir diye sormak yerine bu böle olsun şurası olmamış bunu beğenmedim derdindeler...

Navigasyonlar

Günümüzde en yakın arkadaşımız olan akıllı telefonlar ile yapamıyacağımız şey yok neredeyse:) 
Bunlardan biri de bilmediğimiz bir yere seyehat ederken kullanabiliceğimiz navigasyon programları.
       Bu porgramlara örnek verecek olursak;
           * Yandex Navigasyon (ücretsiz)
           * Sygic (ilk bunu kullanmıştım çok güzeldi ama ücretli)
           * Navigator,
gibi bir sürü navigasyon programları vardır. 
Alttaki videoda da kısaca anlatım yapıldığı gibi aslında hepsinin de kullanımı oldukça kolaydır.
Ama bir dezavantaji var oda telefonun şarjinı çabuk bitiriyor.

Yandex navigasyon nasıl kullanılır?

15 Ekim 2015 Perşembe

öğretmen araçları

Öğrenciler için ödev kontrol listesi                              indir
Öğretmenler için öğrenci not çizelgesi                        indir


5,6,7 ve 8. sınıflar proje değerlendirme ölçeği            indir
                               (Dereceli puanlama ölçeği)