Branşı dışı derse giren öğretmenin yükü her zaman fazladır.
Her ders öncesi normalden daha fazla hazırlık yapması gerekir. Çünkü onun için
alışılmışın dışında bir olaydır. Adeta sudan çıkmış balık gibi hisseder
öğretmen kendini. Öyle olur ki bazen dersler onun için adeta eziyet gibi
geçmeye başlar.
Bütün bunların ötesinde kendi branşın olmayan bir dersi
anlatmanın getirdiği sorumluluk duygusudur insanı tedirgin yapan. Bir fen bilimleri öğretmeninin matematik
dersine girmesi yadırganmaz belki ama o fen bilgisi öğretmeni mükemmelliyetçi
ve idealist bir öğretmense bu işi en iyi şekilde yapmak isteyecektir. Nitekim
bunun için de elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışacaktır. Ancak bazen
hesapta olmayan durumlar da olabiliyor. Fen bilgisi öğretmeni matematiğin en
kolay sorusunu karman çorman ve üst düzey anlatırsa çocukların matematikten
soğuması an meselesidir Ve asıl iş bu
andan itibaren içinden çıkılmaz hal alır. Çünkü bir yanlışı düzeltmek
öğretmekten çok daha zordur. İşin kötü
yanı, bu hatayı yapan öğretmenin kendini kötü hissetmesi ve başarısız olduğunu
düşünmesidir. Korkusu ise öğrencilere
hakkıyla bu dersi öğretememektir. Bu durum öğretmenin motivasyonunu düşürse de
idealist ya bizim öğretmen yeniden yeniden öğretmekten vazgeçmez. Aslında
yaptığı şey yeniden öğrenmektir.
Branş öğretmenine bu stresi yaşatmak ve çocukların en temel derslerine branş dışı öğretmeni getirmek eğitime yeterli değerin verilmediğinin kanıtı. Okullarda öğretmen açığı olmasına rağmen atamalarda açık kontenjan gösterilmiyor. Okul ise ücretli öğretmen çalıştırmamak için öğretmene branş dışı ders veriyor.
Çarpık eğitim sistemimizde resim dersine matematikçi girer, matematik dersine fenci girer, din kültürüne Türkçeci girer… Ne için ? Her şey öğrenciler için! Neresinden tutsak elimizde kalan eğitim sistemimiz mağdur etmeye devam ediyor… Olan topluma oluyor…
Yazar:pamuk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder